摘要:"Paylaştıkça artan, çoğalan, güçlenen üç şey; bilgi, sevgi ve neşedir." Anonim Bu yazının yazarı aldığı eğitim türü ve profesyonel bilgi birikiminin kapsamında ana alanı olarak yer almayan, hiç de yetkin olmadığı bir konuda bilim felsefesi tartışması yapmak amacında değildir. Yazı, genç meslektaşlarımızın bilgi birikimimiz ve deneyimlerimize katkılarını yüreklendirmek dileği ile kaleme alınmıştır. Amacı bilimsel etkinliklerin ürünü olan bilgi türünün çağımızda genel geçerliliğini koruyan özelliklerine ve elde edilişinde şimdilik vazgeçemeyeceğimiz yöntemlerine değinmektir. Ayrıca bu yazıda uğraş alanımıza yaygın olarak bir türlü katamadığımız genel geçer yöntemlerin bazı basamaklarına değinilecektir. Bilgi, yaşamımızda paylaştıkça artan, çoğalan ve güçlendiği söylenen üç kavramdan biri olarak tanımlanıyor. Antik çağdan günümüze bilimciler (scientists) ve bilim felsefecileri bilginin tanımını, özelliklerini ve koşullarını tartışmaktadırlar. Tartışılan çağa, konuya ya da tartışıldığı ülkenin özelliklerine, top- lumların o zaman kesitindeki sosyal normlarına ve kültürel değerlerine göre farklı yaklaşımlar sergilemektedirler. Bilim tarihine meraklılarımız bu tartışmalardaki yaklaşımlardan ve farklılıklarından haberlidirler. Bilgi beş duyumuz aracılığı ile yaşadığımız evren, dünya, insan ve toplumla ilgili duyumsadığımız basit gözlemlerimizdir. Ama bu basit gözlemler yaşadığımız dünyayı, insanı, toplumu anlamamıza yetmez. Aklımızı kullanarak, bazen de hayal gücümüzü katarak duyumsadıklarımızı anlamaya çalışırız. Çevremiz ile ilgili bilgi ediniriz. İnsanlığın varoluşundan bu yana edindiği bilgileri kullanarak yaşamımızı sürdürürüz. Bunların çoğu düzenli ve güvenilir nitelikte gerçek bilgilerdir. Bazıları da bilimsel bilgilerin çağlar boyu toplumlarca içselleştirilmiş ve genelleştirilmiş türleridir. İnsan varoluşundan bu yana kendini, yaşadığı çevreyi ve evreni merak etmiş, anlamak istemiştir. Günlük yaşamımızda ve meslek uğraşımızda kullandığımız her bilgi binlerce yıllık bilgi birikiminin ayıklanarak günümüze kadar ulaşmış olanlarıdır.
其他摘要:"Paylaştıkça artan, çoğalan, güçlenen üç şey; bilgi, sevgi ve neşedir." Anonim Bu yazının yazarı aldığı eğitim türü ve profesyonel bilgi birikiminin kapsamında ana alanı olarak yer almayan, hiç de yetkin olmadığı bir konuda bilim felsefesi tartışması yapmak amacında değildir. Yazı, genç meslektaşlarımızın bilgi birikimimiz ve deneyimlerimize katkılarını yüreklendirmek dileği ile kaleme alınmıştır. Amacı bilimsel etkinliklerin ürünü olan bilgi türünün çağımızda genel geçerliliğini koruyan özelliklerine ve elde edilişinde şimdilik vazgeçemeyeceğimiz yöntemlerine değinmektir. Ayrıca bu yazıda uğraş alanımıza yaygın olarak bir türlü katamadığımız genel geçer yöntemlerin bazı basamaklarına değinilecektir. Bilgi, yaşamımızda paylaştıkça artan, çoğalan ve güçlendiği söylenen üç kavramdan biri olarak tanımlanıyor. Antik çağdan günümüze bilimciler (scientists) ve bilim felsefecileri bilginin tanımını, özelliklerini ve koşullarını tartışmaktadırlar. Tartışılan çağa, konuya ya da tartışıldığı ülkenin özelliklerine, top- lumların o zaman kesitindeki sosyal normlarına ve kültürel değerlerine göre farklı yaklaşımlar sergilemektedirler. Bilim tarihine meraklılarımız bu tartışmalardaki yaklaşımlardan ve farklılıklarından haberlidirler. Bilgi beş duyumuz aracılığı ile yaşadığımız evren, dünya, insan ve toplumla ilgili duyumsadığımız basit gözlemlerimizdir. Ama bu basit gözlemler yaşadığımız dünyayı, insanı, toplumu anlamamıza yetmez. Aklımızı kullanarak, bazen de hayal gücümüzü katarak duyumsadıklarımızı anlamaya çalışırız. Çevremiz ile ilgili bilgi ediniriz. İnsanlığın varoluşundan bu yana edindiği bilgileri kullanarak yaşamımızı sürdürürüz. Bunların çoğu düzenli ve güvenilir nitelikte gerçek bilgilerdir. Bazıları da bilimsel bilgilerin çağlar boyu toplumlarca içselleştirilmiş ve genelleştirilmiş türleridir. İnsan varoluşundan bu yana kendini, yaşadığı çevreyi ve evreni merak etmiş, anlamak istemiştir. Günlük yaşamımızda ve meslek uğraşımızda kullandığımız her bilgi binlerce yıllık bilgi birikiminin ayıklanarak günümüze kadar ulaşmış olanlarıdır.