摘要:Moleküler genetiğin son yıllarda gösterdiği hızlı gelişim, babalık tayini davalarmda kullanılan benzemezlik testleri arasına DNA analinin de girmesine yol açmıştır. Bu test diğer benzemezlik testleri ile karşılaştırıldığında, ayrım gücü en yüksek olanıdır. Adli amaçlı DNA analizlerinin ülkemizde kullanımı için Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü ve Adli Tıp Kurumu 1993 yılı Mart ayından itibaren ortaklaşa bir çalışma başlatıldı. Bu çalışmanın kapsamında babalığın behrlenmesini amaçlayan benzemezlik testleri arasına DNA analizi eklendi. Söz konusu DNA analizi için Türk toplumunda allel ve genotip frekansları belirlenmiş olan altı genomik lokus seçildi. Bunlar HLADQA1, LDLR, GYPA, HBGG, D7S8 ve GC lokuslarıdır. Genotip ve fenotip incelemeleri birlikte yürütülen 96 dosyanın 26’sında baba olduğu iddia olunan davalı dışlandı. Bu 26 dosyanın 12 tanesinde babalığın reddi yalnız DNA analizi ile mümkün oldu. Fenotip incelemesi ile babalığın reddi mümkün olmayan dosyaların üç tanesinde ilgili baba adaylarının baba olma olasılıkları yalnız fenotip testleri göz önüne alındığında % 99.90, % 99.87 ve % 99.82 olarak hesaplanmış olmasına rağmen DNA analizinin kullanımı ile bu kişiler dışlandı. DNA ve fenotip analizleri ile baba adayının dışlanamadığı diğer 70 dosyanın 68’inde ise baba olma olasılığı %99.73 ve üzerinde bulundu. Bu sonuçlar babalığın belirlenmesi için kullanılan benzemezlik testleri arasında DNA analizlerinin kullanımının gerekliliğini gündeme getirdi.Anahtar kelimeler: DNA analizi, babalık tayini, PCR, HLADQA1, LDLR, GYPA, HBGG, D7S8, GC
其他摘要:DNA analysis for paternity determination has been in use since March 1993 in Turkey. This was accomplished with the collaboration of Istanbul University, Institute for Experimental Medicine (DETAM) and Council of Forensic Medicine, Ministry of Justice. The allele and genotype frequencies of six genomic loci (HLADQA1, LDLR, GYPA, HBGG, D7S8 and GC) have been determined in the Turkish population. These six polymorphic loci were used in the analysis of 96 cases of disputed paternity. In 26 of these 96 cases, the putative father was excluded. In 12 of these 26 cases, exclusion was possible by DNA analysis alone. It is striking that in three of these DNA-based exclusions, phenotype analysis alone resulted in attribution of the paternity with 99.90 %, 99.87 % and 99.82% certainty. In the remaining 70 cases for whom paternity could not be excluded either by DNA or phenotype analyses, paternity index values were determined. Attribution of the paternity was done with over 99.73 % certainty in 68 cases.